Hamilelikte Travmalar

Hamilelikte Travma

Her gün göz attığımız gazete veya televizyonlarda kadınların da içinde olduğu kazalar ve kayıplara şahit oluyoruz. Bu kadınların birçoğunda hamilelik vardır ve ilk müdahale yapıldığı durumlarda anne rahmindeki bebeğin de korunması veya kurtarılması da gündeme gelmektedir.

Genel travma veya kazalarda davranışlarımız gelişmekle birlikte, travma geçiren bir hamileye nasıl yaklaşmamız gerektiği ve ne zaman hastaneye gitmemiz ile ilgili bilgilerimiz eksiktir. Mesela merdivenden hafif ayağı kayan veya sıklıkla 5-6 aydan sonra -benim de sık gördüğüm- karın cildinde çaydanlık ve ütü yanıkları olan bir anne adayı panikle hastaneye koşar. Bunun yanında ağır bir kaza geçiren anne adayında hamilelikte meydana gelen bazı değişimlerin tedavi şeklimizi veya yaklaşım tarzımızı anne karnındaki bebeği de gözeterek yapmamızı gerektirmektedir.

Hamilelikte travma anne ölümlerinin başta gelen nedenlerindendir. Enfeksiyon, hipertansiyon, kanama ve damarlarda tıkanma gibi hamilelikte meydana gelen problemler gelişen tıp uygulamaları ile belirgin bir azalmaya neden olsa bile trafik kazaları, eviçi şiddet, ev kazaları ve delici kesici alet yaralanmalarına bağlı anne ölümleri maalesef artış göstermektedir.

Genel olarak bakacak olursak kazalara bağlı yaralanmalar hamilelerde % 6-7 civarındadır. Yani 14 hamileden biri küçük veya büyük bir kaza geçirmektedir. Hamilelikte meydana gelen kazaların ve yaralanmaların binde 4 ü hastanede yatışı gerektirmektedir. Minor travmalarda bebek kaybı oranı % 1 civarında iken, ciddi travmalarda bebek kaybı % 2.4’lere çıkmaktadır. Silahla yaralanmalarda anne ölümü % 3.9 civarında olmakla beraber bebeğin kaybı % 40 ile 60 civarındadır.

GEBELİK YAŞI ARTTIKÇA

Hamilelikte travma gebelik yaşı arttıkça artmaktadır. İlk 3 ayda % 8, ikinci 3 ayda % 40, son 3 ayda % 52 oranda görülebilmektedir.

Yapılan bir araştırmada anne adayının geçirdiği travmalarda % 55 ile trafik kazaları başta gelmektedir. % 22 ile saldırı ve % 22 düşmeler bunu takip etmektedir. % 1 ise diğer nedenler olarak gösterilmiştir.

Anne rahminde bebeğin travmadan ölüm nedeni ya annenin kaybıdır veya hafif travmalarda plasentanın erkek ayrılmasıdır.

Travma ile meydana gelebilecek problemler düşük tehdidi yani erken gebelik kanamaları, anne rahminde ölüm, su kesesinin erken patlaması, erken doğum tehdidi, rahmin yarılması, plasentanın erken ayrılması(dekolman plasenter), leğen kemiği(pelvis kemiği)nin kırıkları ve annedeki şok tablosudur.

 ANNE ADAYINDAKİ FİZYOLOJİK DEĞİŞİMLER 

Hamilelikte kan hacmi ve kalpten pompalanan kan miktarı artar ve 28 gebelik haftasında yaklaşık %30-40 artmaktadır. Kandaki sıvı hacmi artarken, alyuvarlar yeterince artamaz ve kanda sulanma meydana gelir. Bu artış özellikle kan kaybı olan durumlarda anne adayında koruyucu etkiye neden olur. Çünkü kanamayla birlikte daha az sayıda alyuvar kaybı olur. Bu hazırlık özellikle doğumda yaklaşık yarım litre ve sezaryende olabilecek bir litreye kadar olan kaybını karşılamaya yöneliktir. Kan kaybında neden olacak olan şok tablosu ancak % 40 dan fazla kan kaybında meydana gelebilir.

Hamile bir kadında meydana gelen bu kan değişikliklerinin yanında büyüyen rahim özellikle düz yatış pozisyonda ana damarlara bası yapabileceğinden dolaşımı bazen % 30 azaltabilmektedir. Bu nedenle kaza geçiren her hamile müdahale edilmeden önce veya ilk yardım ekibi beklenirken mutlaka sol ya döndürülerek bekletilmelidir. Ayrıca ilk yardım uygulamaları esnasında, ambulansta ve acil odasında bekletilirken de yan yatırılmalıdır.

Hamieliğin büyümesiyle göğüs kafesi genişler ve diafragma 4 cm kadar yükselir. Akciğer kapasitesi azalır bunun yanında oksijen kullanımı artar. Kısa bir solunum yolu obstrüksyonu hamilede hızlı bir şekilde kan oksijen seviyesinin düşmesine neden olur. Bu nedenle kaza geçiren hamilede ilk yapılacaklardan biri solunum yolunun açıklığının sağlanması hem taşınırken hem de acil odasında oksjen maskesi ile oksijen desteği gerekmektedir.

Hamilelikte artan progesteron ve östrojen seviyeleri nedeniye mide barsak hareketlerinde azalma ve mide reflüsü artar. Buna bağlı olarak mide muhteviyatının aspire edilmesi riski artmaktadır.

NELER YAPMALI?

Travma geçiren annenin karnındaki bebeğin bakımı öncelikle annenin dikkatli ve titiz bakımından geçer.

Özellikle ülkemizde de sık görülen trafik kazalarında hamilenin emniyet kemeri takması çok önemlidir. Özellikle anne adayının emniyet kemerine bağlı bebeğinin zarar görebileceği endişesi ya bağlamama veya yanlış şekilde bağlamaya neden olur ve kazalarda zarar olasılığı artmaktadır.

Doğru emniyet kemeri takılması şu şekilde olmalıdır, üst şerit sol omuzdan ve göğüs kafesinden memeler arasından geçer. İkinci alt şerit ise rahmin altından geçecek şekilde ayarlanmalıdır.

Kaza geçiren bir hamilenin öncelikler yan yatırılması ve ardından ilk yardım çağırılmalıdır. Solunum yolunun açık olduğu kontrol edilmelidir. Nefes alabileceği en rahat pozisyona getirilmelidir. Ani hareketler ve bilinçsiz ilk yardım uygulamaları hem annenin hem de bebeğinin hayatını tehlikeye atabilecektir.

Hastaneye gelen ve travma geçiren hamilede genel bir hastadaki yaklaşımın yanında bebeğin de varlığı göz önüne alınmaktadır. Tanıya yönelik tetkiklerde gerektiğinde röntgen de çekilebilir çünkü karın dışındaki bölgelerde çekilen röntgende alınan radyasyon dozu düşüktür. Bunun yanında tanıya yönelik tetkiklerden CT ve MRI da kullanılabilir. Ultrasonografi ile hem karın içindeki organlarda yaralanma ve bebeğin incelenmesi gerçekleştirilebilir. Radyasyondan korumak amaçlı muayene, ultrasonografi, MRI, CT ve röntgen tercih sırası izlenir.

Gebelik açısından muayenede kanamanın varlığı, su kesesinin sağlam olup olmadığı, plasentanın durumu ve bebeğin kalp seslerinin takibine göre gebelik ile ilgili plan yapılmaktadır. Bebek kaybının en sık nedeni olan dekolman yani plasentanın erken ayrılması öncelikle tetkik edilir ve varlığında annenin en uygun zaman acilen müdahale planı yapılır. Hamilelik dışında diğer organların yaralanması durumlarında cerrahi müdahale yapılırken bebeğin iyi olduğu durumlarda erken doğum engelleme stratejileri uygulanır. Bu durumlarda verilen anestezinin etkisi minimal olduğundan hamilelikte her türlü cerrahi işlem uygulanabilir.

Travma geçiren bir anne adayının genel durumundaki düzelmeyle beraber ancak bebeğinin de uygun testler ile iyi olduğu ispatlandıktan sonra taburcu işlemi yapılır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.