/

Tekrarlayan Düşükler

Ardı ardına 2 den fazla gebeliğin düşükle sonuçlanmasına tekrarlayan düşük adı verilir. Düşükler gebeliğin ilk 3 ayında(erken düşükler) olabildiği gibi ikinci 3 ayda(geç düşükler) da olabilir. 5 ay ile 7 ay arasında gebeliğin sonlanmasına İmmatür Doğum, 7 aydan sonra gebeliğin sonlanması Prematüre Doğum olarak adlandırılır.  

 

 

 

 

 

Düşük Sebepleri

Düşüklerin sebepleri, gebeliğin sonlandığı aylara göre değişebilir. Aşağıda bu sebepler gözden geçirilecektir.

Yaş

Özellikle 35 yaşından sonra olan gebeliklerde düşük oranının daha yüksek olduğu kabul edilmektedir. Bu oranın 40 yaştan sonra daha da artmaktadır. Suçlanan sebepler arasında en sık olan bozuk oluşan gebelik ürünüdür. 

Hormonal sebepler

Yumurtlama sonrası geçen devrede rol oynayan progesteron hormonunun yetersiz salgılanması ile beraber olan bu duruma Luteal Faz Yetersizliği adı verilmektedir. İlk 3 ayda meydana gelen düşüklerde önemli bir yer tutar.  Ayrıca tiroit fonksiyonlarındaki bozukluklar(tiroit bezinin yavaş veya hızlı çalışması) da düşüklere sebep olabilir. 

Rahim (dölyatağı) ile ilgili sorunlar

Dölyatağı ile ilgili doğuştan veya sonradan meydana gelen sorunlar erken ve geç düşüklere sebep olabilir. Doğuştan rahimdeki şekil bozuklukları hem erken hem geç düşüklerde rol oynamaktadır. Çift rahim ve septum adı verilen dölyatağının daralmasına sebep olan bu sorunların giderilmesi ile başarılı gebelikler elde edilmektedir. Daha öncede geçirilen rahim operasyonları ( myom alınması, kürtaj) sonucunda dölyatağında bazı yapışıklıklar meydana gelir ve dölyatağının daralmasına bağlı gebelik kayıpları meydana gelmektedir. Rahim içindeki diğer sorunlar(polip ve myomlar) da aynı sebeple gebelik kayıplarına sebep olmaktadır.  Rahim kanalının doğuştan veya sonradan yetersiz olması ile özellikle 4 ve 5 aylarda düşükler meydana gelebilir. Bu sorunu olan kadınlarda 4–5 aylarda rahim kanalı belirti vermeden açılır ve su kesesi dışarı çıkar ve sonuçta su gelmesi ve bebek kaybına sebep olmaktadır.

Otoimmun hastalıklar

Otoimmun hastalıkları insan vücudunun kendi hücrelerine karşı düşmanca davranması olarak tanımlayabiliriz. İnsan vücuduna giren mikroplara karşı vücutta harekete geçen bağışıklık savunma mekanizmaları kendi organlarına karşı da harekete geçerek zarar vermektedir. Özellikle böbrek ve bağ dokuları hasar görmektedir. Sistemik lupus eritematosus, antifosfolipid sendrom bu hastalıklara örnek olarak gösterilebilir. Bu maddeler plasentayı da etkilediğinde gebelik kayıplarına sebep olmaktadır.

Şeker hastalığı

Diabet olarak adlandırılan bu hastalıkta gebelik kayıpları oldukça yüksektir.

Sigara ve alkol bağımlılığı

Gebelikte sigara ve alkol kullanan kadınlarda düşük oranının yüksek olduğu bildirilmektedir. 

Sebebi açıklanamayan gebelik kayıpları: yaklaşık % 20 kadar bir bölümde tüm tetkiklere rağmen bir sebep bulunamaz.

Teşhis için yapılan tetkikler nelerdir?

2den çok gebelik kaybı olan kadınlarda yukarda anlatılan sebepleri ortaya çıkarmak için tetkikler yapılmaktadır. 

Kan testleri: Progesteron, prolaktin, FANA, anti DNA, ACA Ig,ACA IgM, Protein C ve S, LE hücresi, OGTT, TSH, T3 ve T4

Rahim röntgeni(HSG): Dölyatağındaki sorunları saptamak için adet kanaması bitiminde çekilen röntgendir.

Ultrasonografi: Rahim bozukluklarına sebep olan myom ve diğer kitleleri saptamak için kullanılmaktadır

Histeroskopi ve laparoskopi: Tanı ve tedavi amacıyla yapılan operasyonlardır.

Tedavi

Sebebe yönelik tedavi yapılmaktadır. Progesteron hormonu içeren ilaçlarla takviye. Tiroit fonksiyonlarındaki bozukluklar saptanırsa tedavisi yapılır. Şeker hastalığı saptanırsa, kan şekeri düzenlendikten sonra gebeliğe izin verilmektedir.  Rahimdeki şekil bozuklukları histeroskopi ile giderilebilmektedir. Amaç azalmış olan dölyatağı hacmini normale yakın hale getirmektir. Rahim kanalındaki yetersizliğe yönelik gebeliğin 3 ayından sonra cerclage adı verilen dikiş yapılmaktadır. Otoimmun hastalıklarla ilgili testlerdeki anormallikler saptanmışsa kortizon, aspirin ve heparin adı verilen ilaçlarla tedavi alternatifi mevcuttur. Ayrıca çok sık kullanılmasa da aynı kan grubundaki kişilerden alınan kandan elde edilen akyuvarların verilmesi ile vücudun kendine karşı reaksiyonunun azaltan tedavi de yapılabilir. Düşüklerde % 60 civarında olan kromozom bozuklukları nedeniyle tüm araştırmalara rağmen sebep yok ve sonuç alınmamışsa PGD yöntemi ile seçilen kromozom yapısı normal olan embriyoların transferi önemli bir seçenektir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.