Hamilelik ve Kansızlık

Hamilelikte bebeğin beslenmesi plasenta yoluyla olur. Bebeğe gerekli olan oksijenin kaynağı anne kanıdır. Anne kanındaki alyuvarlar içerdikleri hemoglobin ile oksijeni taşırlar. Anne hemoglobini A grubundandır. Bebek kanındaki hemoglobin ise F dir. F hemoglobin özelliği A tipi hemoglobine göre oksijeni daha sıkı tutar ve anne kanındaki oksijenin bebeğe geçebilmesi için önemli bir özelliktir. Bebeğe yeterli oksijen taşınabilmesi için annenin kan düzeyi normal sınırlarda olması gerekmektedir.

Hamilelikte damarlarda dolaşan kan yaklaşık % 60 civarında artar. Bu artışta alyuvarlara göre sıvı bölümü daha çok arttığından nispi bir kansızlık ortaya çıkmaktadır. Bu durum bile anne adayının halsiz ve bitkin olmasını açıklamaktadır. Bu sebepledir ki hamilelikte kan sayımı normal sınırlarda olsa bile demir desteğine mutlaka ihtiyaç vardır. Hamileliğin başında hatta ideali hamilelik öncesi yapılan basit bir kan sayımı ile tespit edilen aneminin tedavisi çok önemlidir.

Demir Eksikliği Anemisi 

Hamilelikle birlikte en sık görülen kan hastalığı demir eksikliği anemisidir. Ülkemizde özellikle beslenme alışkanlığı ile de ilgili olan bu durumda kan hücrelerinin çapı küçüktür ve ihtiva ettiği demir azalmıştır. Bununla birlikte demir ihtiyacı olduğundan demir bağlama kapasitesi artmıştır. Demir eksikliği anemisinin ayrımı alyuvarlarının küçük olması ile özellik gösteren thalasemi yani Akdeniz anemisinden yapılması önemlidir. Zira bu anemi ülkemizde sıktır ve bebeğe geçme olasılığı açısından ailenin taranması önem taşımaktadır.

Demir eksikliği anemisinin tedavisi eksik olan demirin yüksek dozlarda verilmesidir. Özellikle 6 aydan önce kan sayımı istenen düzeye erişmelidir ki bebeğin hızlı gelişim döneminde bu durumdan etkilenmesin.

Folik Asit ve B12 Vitamini Eksikliğine Bağlı Anemi 

Bu anemi türü kan hücre yapımında önemli rol oynayan vitaminlerin eksikliği ile meydana gelir ve özelliği alyuvarların normalden büyük çapta olmasıdır. Tedavide demire ilave olarak folik asit ve B12 vitamini de yeterli miktarlarda olmalıdır.

Orak Hücreli Anemi 

Bu anemi türünde hemoglobin S ihtiva eden kan hücreleri mikroskopta özel bir şekil alırlar. Özellikle enfeksiyon ve stresle birlikte kan hücreleri parçalanır ve orak hücre krizi denen bir durum meydana gelir. Kriz esnasında damarlarda tıkanma meydana gelebilir. Etkilenen en sık organlar dalak, kalp, akciğerler, böbrekler ve beyindir. Hamilelikte derin anemiye ve beraberinde gebelik hipertansiyonuna bağlı bebekle ilgili sıkıntılar sıkça görüldüğünden, gerektiğinde taze kan verilmesi gerekebilir. Ayrıca 6 aydan itibaren bebek NST, doppler ve ultrasonografi ile yakından izlenmelidir. En önemli nokta ise orak hücre krizi olmaması için anne adayının enfeksiyondan korunmasıdır.

Thalasemiler 

Hemoglobin yapısındaki zincirlerin hatalı üretilmesi ile meydana gelen bir grup kan hastalığıdır. Alfa thalasemi ve ülkemizde Akdeniz anemisi diye bilinen Beta Thalasemi olarak ana gruplara ayrılır. Genelde Akdeniz bölgesi, Asya ve Afrika’da görülmektedir.

Alfa thalasemilerde hemoglobin üretiminde rol oynayan genlerdeki bozukluk nedeniyle hemoglobin F veya A üretilemez. Üretilen hemoglobin in bozuk yapısı nedeniyle oksijeni aşırı tutma özelliği vardır. Bu nedenle dokulara oksijen salınamadığından anne karnındaki bebekte nonimmun hidrops adı verilen aşırı kansızlık ve karnın ve diğer bölgelerinde sıvı birikimiyle özellik gösteren ağır anemi tablosu meydana gelir. Bu durum maalesef hayatla bağdaşmaz ve anne karnındaki bebeğin de kaybına neden olur.

Beta thalasemi veya Akdeniz anemisinde erişkin hemoglobini olan A tipi üretilemez, sadece hemoglobin F vardır. İki tipi vardır. Majör denen tipte anne karnındaki bebekte sorun yoktur, çünkü anne karnındaki bebekte F tipi hemoglobin zaten normalde de vardır. Fakat doğumdan sonra kan hücreleri hızla yıkılır ve erişkin tip hemoglobin üretilemediğinden derin anemi meydana gelir. Tedavi amaçla verilen kandan dalak ve karaciğer gibi organlarda demir birikimine bağlı ağır tablolar meydana gelmektedir.

Minör tipi beta thalasemide ise sadece kansızlık görülür ve tesadüfen tanı konur. Bu tipte demir tedavisi faydalı olmaz ve tek çare zaman zaman yapılan kan verilmesidir.

Hamilelikteki kan hastalıklarında neler yapılabilir?

Öncelikle her anne adayının hamilelik başında kan sayımı yapılması gerekmektedir. Kan sayımında saptanan anemi sıklıkla demir eksikliği anemisidir. Fakat ülkemizde sıklıkla görülen Akdeniz anemisi demir eksikliği anemisine göre benzer hücre özellikleri gösterdiğinden ayrımın yapılması gerekmektedir. Bu ayrımı yapmak için Hemoglobin elektroforezi yapılması gerekir. Hemoglobin elektroforezinde Hemoglobin A, A2 ve F oranları bakılmaktadır. Eğer hemoglobin % 3,5 üzerinde ise Minör Akdeniz Anemisi veya gen taşıyıcısı tanısı konulur. Bu durumda baba adayına da aynı tetkiki yapmak gerekir. Eğer baba da gen taşıyıcılığı yani Minör Akdeniz anemisi varsa doğacak olan bebekte % 25 Hastalık yani Majör Akdeniz Anemisi olma olasılığı vardır. Bu durumda aileye Preimplantasyon Genetik Tanı adını verdiğimiz işlem önermekteyiz. Eğer baba adayında taşıyıcılık yoksa bebek % 25 taşıyıcı olabilir ki bu normal hayat sürdürmesi için engel değildir.

Anne karnındaki bebeğin Akdeniz anemisi taşıyıp taşımadığını da yapılacak olan amniyosentez ve elde edilecek bebek hücrelerinde yapılan DNA incelenmesi ile de tanı konabilir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.