Hangi doğum şekli? Bugüne kadar defalarca yazılıp çizildi. Hala da yazılmakta, ama doğum şekli ile ilgili bu kadar gürültü kopartılmasının bir anlamı olmadığını düşünüyorum.
Hamilelik kadının hayatında yaşadığı doğal ve fizyolojik bir süreçtir. Doğum da aynı şekilde fizyolojik olarak olması gereken ve erken doğum haricinde doğal gidişine bırakılması gereken olaylardandır. Peki, her şey bu kadar doğalsa, kadın doğum hekiminin buradaki rolü nedir, diyebilirsiniz. Bu yazıda doğum uzmanının doğum sürecindeki rolüne vurgu yapmak istiyorum.
Öncelikle bilinmesi gereken şudur, doğum kendiliğinden başlar ve müdahale edilmezse kendiliğinden de gerçekleşebilir.
NEDEN DOĞUMA MÜDAHALE EDİLİYOR?
Nedeni şudur: doğum yumurtanın dışarı çıkmasından çok daha karışık bir süreçtir. Doğum sonucunda beklenen varlık ise beyin ve tüm diğer fonksiyonları yerinde olan ve sağlıklı bir birey olacak bir bebektir. O zaman dünyaya gelecek olan bu bebeğin koşulları sıklıkla doğum şeklini de etkiler. Doğum ile ilgili kararlarda önemli bir rol oynar.
Bebeğin anne rahminde gelişimi teorik olarak 36-37 haftalarda dünya ile adaptasyonu sağlayacak şekilde gerçekleşir. Ama doğum sonrası bu gelişim hala devam eder. Beyin hücreleri bile ilk yıl içinde bebeklerde çoğalmaya devam eder. Bebeğin bu gelişimini yeterli düzeye ulaşmadan, yani prematüre olarak dünyaya gelmeye karar vermesi önemli riskleri de getirmektedir. Beyin kanaması bunlardan en önemlisidir. Vajinal doğum stresi prematüre bebek için bazen ağır gelebilir. Sonraki yaşamında da sorunlar bırakabilir mantığıyla prematüre bebek bir an evvel doğurtulup gerektiğinde yoğun bakım ünitesine teslim edilmelidir. Bu durumda sezaryen ile doğumun tartışılacak yeri yoktur. Rahim ağzı tama yakın açıldığı durumlarda başvuran ve doğumun kısa sürede gerçekleşecek olan doğumlarda ise vajinal doğum tercih edilir.
BEBEĞİN ÖNDE MAKAT İLE GELDİĞİ DURUMLARDA VAJİNAL DOĞUM OLABİLİR Mİ? YOKSA SEZARYEN HER ZAMAN TERCİH EDİLİR Mİ?
Makat doğumlarda bebeğin başının travmaya uğraması baş gelişlere göre daha olasıdır. Nedeni ise bebeğin başının gövdeye göre büyük olmasıdır. Yani bebeğin başının geçtiği bir kanaldan geri kalan bölümünün geçmemesi diye olasılık yoktur. Makat doğumlarda ise bebeğin en büyük bölümü olan baş en son geleceğinden başın takılması riski vardır. Bu nedenle makat doğumlarda vajinal doğum kararı verilmişse bebeğin kilosu, hangi makat duruşu olduğu ultrasonografi ile dikkatli bir şekilde tetkik edilmesi gerekir. Ayrıca doğum takibinde serum ile ağrı başlatılması ve doğumun hızlandırılması makat doğumlarda çok tehlikelidir. Her şey kendi haline bırakılır. Vajinadan da bebeğin poposu ve ayakları çıkar, gövde çıkar ve sırtındaki kürek kemikleri görülene kadar müdahale edilmez. Sonrası ise başın kendi halinde çıkması ve bazen özel manevralar ile çıkarılmasına yardımcı olunur. Yani doğum başında bebeğin koşulları uygunsa makat doğum yapılabilir. Bunun için yenidoğan ekibi ve ameliyathane ekibi her an bir müdahaleye karşın hazır olmalıdır. Eğer ilk doğumsa makat doğumlarda sezaryen tercih edilmesinin sebebi taşıdığı risklerdir. İkinci ve sonraki doğumlarda ise bebeğin iri olmadığı durumlarda makat doğum olabilir.
DOĞUMUN SERUMLA UYARILMASI
İdeal bir doğumda dışarıdan verilen ağrı başlatan ve uyaran ilaçların yeri yoktur. Ancak ihtiyaç halinde doğumun son döneminde anne adayının yorgun düştüğü durumlarda eklenebilir. Bunun dışında doğum sürecinin hızlandırılması için verilen bu ilaçlar ile doğum sürecinin hızlandırılması gerçekleştirilse bile sezaryen riskini arttırmaktadır. Özellikle 40 gebelik haftasını geçmiş gebeliklerde doğumun başlatılması için serumla uyarı gerekmektedir. Fakat her doğum uyarılması başarılı olamaz ve doğum uyarılması için gerekli koşullar sağlanmış olmalıdır. Bunlardan en önemlisi bebeğin başı ile doğum kanalı arasında uyumsuzluk olmaması ve rahim ağzının doğum için gerekli kriterleri taşıyor olmalıdır. Bu koşullar yoksa, maalesef çoğu deneme başarısız olur ve sezaryene gerek duyulur. Serum ile doğumun başlatılması yakından takip edilmezse, bebeği sıkıntıya sokar ve kalp ritminde bozulmalara neden olabilir.
SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM
1990’larda başlayan ve sezaryen sonrası vajinal doğum denemeleri yurtdışında olduğu gibi bizde de yapılmaktadır. Fakat daha önceden sezaryen geçirmiş olan bir kadının tekrar vajinal doğum yapabilmesi için iyi bir değerlendirmeden geçmesi gereklidir. Çünkü sezaryenden sonra yapılan vajinal doğumlarda ciddi komplikasyonlar ile karşı karşıya kalınabilmektedir. 1996’da sezaryen sonrası vajinal doğum denemesi yüzde 40-50’lerde iken, bu oran 2002’de yüzde 20 olduğu dikkat çekmektedir. Orandaki azalmanın nedeni sezaryen sonrası vajinal doğum denemesinin mutlaka uzman bir doğum uzmanı, anestezi uzmanı ve acil sezaryeni gerçekleştirebilecek bir ekibin hazır bulundurma şartıdır. Her hastanenin bu koşulları yerine getirme olanağı olamadığından, doğum denemesinin ancak bu koşulları taşıyan hastanelerde yapılması önerilmektedir.
Sezaryen sonrası vajinal doğum için en uygun adaylar, daha önceden vajinal doğum yapmış, doğum eylemi kendiliğinden başlamış olan, doğum sürecinin normal seyreden, önceden sezaryen sonrası vajinal doğum yapmış olan kadınlardır. Bebek başı ile doğum yolu uyumsuzluğu, ileri anne yaşı, iri bebek, annenin kilolu olması, doğumun ilaçla başlatılması, makatla geliş ve plasenta problemleri sezaryen sonrası vajinal doğum için uygunsuz durumlardır. Özellikle myom operasyonu, rahimin doğuştan şekil bozuklukları nedeniyle yapılan düzeltme operasyonları sonrası yapılan sezaryen sonrası vajinal doğum denemesi kesinlikle önerilmemektedir.
Özellikle bebek başı ile doğum yolu arasındaki uyumsuzluk nedeniyle önceki doğumları sezaryen ile sonuçlanan kadınlarda, sezaryen sonrası vajinal doğum büyük oranda başarısız olmaktadır.
Sezaryen sonrası vajinal doğum denemelerinde meydana gelen ve korkulan problem rahmin yırtılmasıdır ve yüzde 1 civarında meydana gelir. Eğer ikinci sezaryen sonrası vajinal doğum denemesi yapılırsa, bu komplikasyon oranı 5 kat artmaktadır.
Bebeğin boyutları uygunsa, baş gelişi ve son sezaryenden sonra 24 aydan fazla bir süre geçmişse ve doğum doğul olarak başlayıp ilerliyorsa, tam teşekküllü hastane koşullarında vajinal doğuma izin verilebilir.
ANNE ADAYININ İSTEĞİ İLE YAPILAN SEZARYEN DOĞUMLAR
Belki de tartışmalı bir konu ama sıklıkla pratikte uygulanmaktadır. Doğum korkusu, zor elde edilen gebelikler, ileri anne yaşı gibi faktörler ile aileler hekime doğumun özellikle sezaryenle olması konusunda ısrarlı oldukları durumlarda vajinal doğumu önermek anlamsız oluyor. Çünkü hekim, ancak anne adayının rızası varsa vajinal doğuma karar verebiliyor. Bu konudaki görüşüm ailenin kararında saygılı olmak yönündedir.
Günümüzde doğum bir kadının hayatında en özel anlarından biridir. Burada yaşanan heyecanlar sadece aile tarafında değil, bu işi defalarca yapan hekim ve ekibinde de vardır. Çünkü her doğum kendine ait özellikleri olan bir hadisedir. Her an bir sürpriz olabilir, düşüncesiyle hastaneye başvuran her doğumda bir ameliyathane (her an gerekebilir diye) hazır tutulur ve doğum sağlıklı olarak sonuçlanana kadar alarm durumunda olunur.
Doğum hekimliğini yıllardır yapan biri olarak kendim de yaşıyorum, benden çok kıdemli ve tecrübeli olan meslektaşlarımın da her doğumda aynı heyecanı yaşadıklarını izliyorum. Bebeğin doğumuna kadar geçen o son anlar bazen geçmek bilmez ve doğumhanede sadece annenin sesi duyulur. Tüm doğum ekibi suskundur ve gerekmedikçe bir kelime dahi konuşmaz. Bebek çıkar ilk çığlıklar yayılır, ondan sonra herkes derin bir nefes alır ve bayram havası eser. İnanın bu, her doğumda aynıdır. Birçok ameliyat ve müdahalenin kabul edilen komplikasyon riski vardır, ama doğumda hata ve ihmal veya kararda gecikme hiçbir şeye benzemiyor. Çünkü dünyaya gelen varlık minik bir insan.
Bu yazıyı yazdığım saatlerde hastaneye doğum için bir hastamı yatırdım ve takip ediyorum. Henüz doğum ağrıları zayıf, her şey yolunda ve umarım birkaç saat içinde dünyaya geldiğinde yine size anlattığım anlar yaşanacak, ama sonuçlanana kadar sabırla beklemek gerekiyor.
Tüm doğum yapacak annelere bu özel anları kaçırmamalarını ve her dakikasını dolu dolu yaşamalarını diliyorum.