/

Erken Doğum Tehdidi

Hamilelik dönemi uzun ve sabır gerektiren bir süreçtir. Ancak yaşayan kişiler ve yakınları bunun farkındalardır. Etrafımıza baktığımızda birçok anne adayı vardır. Zamanın ne kadar çabuk geçtiği ve bu anne adaylarının karnının ne kadar çabuk büyüdüğü konuşulur. Bir bakarsınız bebek  doğar. Oysa hamileliği bizzat yaşayanlar için günler kolay geçmez. Bazı problemler de ortaya çıkmışsa bebeğin dünyaya gelmesi ve sağlıklı ciyaklamasına kadar gergin ve stresli bir dönem yaşanır. Bu streslerden biri de erken doğum tehdididir.

İlk 5 ay meydana gelen, kanama ve rahim ağrıları ile beraber olan sorunlara düşük tehdidi adını veriyoruz. 5 aydan sonra ise yaklaşık 37 haftaya kadar erken doğum tehdidi adını alır. 37 haftadan önce doğan bebekler prematüre bebeklerdir.

Erken doğum belirtileri; rahim adalesinin düzenli aralıklarla kasılması, hafif bir kanamanın olması ve bazen su gelmesi ile kendini belli eder. Su kesesinin patlaması ve sürekli sıvı gelmesi ayrı bir konudur ve onu ileride yazmayı düşünüyorum.

Erken doğum tehdidinin en sık sebepleri annedeki idrar yolu enfeksiyonu, amnios sıvısının normalden fazla olması, annenin doğuştan rahminde bazı bozukluklar, amnios sıvı ve zarlarındaki enfeksiyondur. Görüldüğü üzere enfeksiyon çok önemlidir. Enfeksiyon nedeniyle salgılanan prostaglandin adındaki madde rahim adalesini harekete geçirmekte ve gerekli önlemler alınmazsa bebeğin erken doğumuna sebep olabilmektedir.

Bebeğin erken doğması zaten başlı başına bir sorundur. Fakat doğum olmadığı halde sürekli oluşan kasılmalar da bebeği sıkıntıya sokabilmektedir. Çünkü her rahim kasılmasıyla birlikte bebeğe anne rahim damarlarından giden kan akımı % 75 kadar azalmaktadır. Uzun süre bu durumun devam etmesi bebeğin kilo almasını engeller. Bebeği incelediğimizde gelişme duraklaması ve bebeğin sıvısında azalma görebilmekteyiz.

DOĞUMA HAZIRLIK KASILMALARI

Normal şartlarda 5 aydan sonra düzensiz meydana gelen ve yarım dakikadan az süren hafif rahim kasılmaları normaldir ve onlara doğuma hazırlık kasılmaları adını veriyoruz. Bu kasılmaların düzenli gelmesi ve hem süre hem de şiddetinin artması bir problemin işaretidir. Bu durumda hangi saatte olursa olsun anne adayının doktoruna ulaşması önemlidir. Erken tedbirler hamileliğin sağlıklı devam etmesini sağlarken, geç kalındığında bebeğin erken doğumu ve ondan sonra başlayan zor süreç veya kaybı olabilmektedir.

Erken doğum tehdidi veya erken doğumun gerçekleşmeden alınabilecek tedbirlerden biri hamileliğin başında ve ortasında yapılacak olan idrar tahlili ve idrar kültürüdür. Bu testlerin yorumu da çok önemlidir. Zira hamilelikte vaginal akıntı ve özellikle vaginal mantarın yaygın olması nedeniyle idrara akıntı bulaşabilmekte ve yanlış olarak test problemi olarak çıkabilmektedir. Bunu önlemek için ise orta idrar verilmelidir. Kısaca idrar kabına idrar vermeden önce ıslak bir pet veya pamukla genital bölge silinir ve ilk çıkan idrar değil de sonradan gelen idrar kaba yapılır. Eğer idrarda enfeksiyon varsa uygun antibiyotiği antibiyogram ile seçip tedavi etmek en doğru davranıştır. Bazen pratikte sık olan enfeksiyonları düşünüp ona göre antibiyotik sorunu çözüyorsa da nadir enfeksiyon ajanları bunlara cevap vermez ve zaman kaybına neden olabilmektedir.

Eğer rahim ağrıları düzenli olarak meydana geliyorsa, diğer tedbir rahim kasılmalarını ortadan kaldıran ilaçların kullanılmasıdır. Tıp uzun yıllardan beri bu konuda araştırmalar yapmakla birlikte, maalesef çok alternatif bulunmamaktadır. Çünkü her kullanılan ilacın belirgin yan etkisi bulunmaktadır. En sık kullanılan ritodrin adındaki ilaç uzun yıllardır tek ilaç olarak elimizin altındadır. Hafif rahim kasılmalarında hap olarak verilmekte veya önce hastanede serum şeklinde başlayıp daha sonra evde hapla devam edilebilmektedir. En önemli yan etkisi kalp çarpıntısıdır. Çünkü rahim adalesinin kasılmasını engellerken, kalp kasında uyarı meydana gelmekte ve kalp atım hızı dakikada 100’ü geçmektedir. Bununla birlikte kalp hastalığı, kalpte ritim bozukluğu olan annelerde kullanılması sakıncalıdır. Çoğul hamileliklerde de kalp adalesini yorarak kalp yetersizliğine bile sebep olabilmektedir. Bu ilaca alternatif olarak kullanabildiğimiz diğer ilaçlardan magnezyum ve antiromatizmal ilaçların etkileri daha zayıftır hem de uzun süre kullanılamamaktadır. İlaç tedavilerine ilaveten yatak istirahati de önemlidir.

Her olasılığa karşın tüm bu tedavileri uygularken, bebeğin doğma ihtimaline karşın mutlaka betametazon adında kortizon iğneleri yapmak da faydalı olmaktadır. Yapılan çalışmalarda kortizon yapılmış olan annelerin bebeklerinin akciğerlerinde sorunlar daha hafif olmakta ve doğum esnasında ve sonrasında prematüriteye bağlı problemler ya daha az ya da daha hafif olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle pratikte erken doğum riski olan veya çoğul hamileliklerde 26 haftada kortizon iğnesini yapmak faydalı olmaktadır. Kortizon yapmanın sakıncalı olduğu durumlarda ise bebeğin akciğerlerinden sürfaktan denen maddenin salınımını arttıran ambroksol adındaki maddeyi içeren öksürük şurubu veya hapları vermekteyiz.

HASTANENİN YENİDOĞAN EKİBİ VE EKİPMANI VAR MI?

Tüm bu tedbirlere rağmen, maalesef bazen doğum süreci devam etmekte ve bebeği doğurtmak zorunda kalabilmekteyiz. Burada doğum şekli ve bebeğin dünyaya geldiği hastane ve bebek bakım şartları önem kazanmaktadır. Çünkü bu durumda en basit konu bebeğin doğumu olmakta, en önemli konu ise bebeği teslim ettiğimiz yenidoğan ekibi ve ekipmanıdır. Prematüre bebeklerin doğumu tartışmalı olsa da, sezaryenle doğumu önerilmektedir. Çünkü sezaryenle doğan prematürelerde, vaginal doğum ile doğanlara göre beyin kanaması gibi riskler daha azdır. Bebeğin doğumuna karar verilmişse doğum odasında kadın doğum uzmanı ile ekibi ve prematüre bebeğin karşılaşılabilecek tüm sorunları tedbir alacak deneyimli bir yenidoğan uzmanı ve ekibi hazır bulunmalıdır. Sonrasında ise bebeğin durumuna göre bebeğin izleneceği yenidoğan yoğun bakımı ünitesinin varlığı ve düzenli çalışması önemlidir.

Günümüzde tüp bebek tedavisinin yaygın olması nedeniyle ikiz veya üçüz doğumlar sıklaştı. Bebeklerin erken doğma ihtimaline karşın bu bebekleri önceden hazırlamak ve yeterli şartların bulunduğu hastanelerde doğumunu gerçekleştirmek neredeyse rutin hale geldi. Ayrıca ülkemizde de bebek yoğun bakımına eskiye göre çok fazla önem verilmeye başlaması ile prematüre bebeklerin yaşama şansı arttı. Eskiden 1000 gr ve altında yaşayan bebeklere mucize bebek adı verilirken, günümüzde bu bebeklerin bakımı ile uzmanlaşmış hekimlerin sayısı artmıştır. Doğum yapacağınız hastanede bebek yoğun bakımının bulunması önemli ve sadece varlığı değil, aktif olarak uzman bir ekiple birlikte bulunup bulunmadığını da araştırmanızı öneririm.

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.