Gebelikte Acil Cerrahi Hastalıklar

Hamilelik süresince hamilelikle ilgili ve hamilelik dışı nedenler acil cerrahi müdahaleler gerektirebilir. Hamilelikte meydana gelen acil cerrahi problemlerde yaklaşım, hamile olmayanlar gibi olsa da hamilelikte meydana gelen fizyolojik değişimler mutlaka göz önüne alınmalıdır. Hamilelik yaşının bilinmesi de kesinlikle çok önemlidir. Bebeğin canlı olup olmaması ve olası komplikasyonlarda erken doğum söz konusu olduğunda uygun şartların hazırlanması hayati önem taşımaktadır.

Hamilelikte karın ağrıları, bulantı, kusma, kabızlık ve sık idrara çıkma sıkça görülen şikayetler olabilir. Akut karın adı verilen ve karın iç zarının tahrişi ile meydana gelen cerrahi hastalıklarla sıklıkla karıştırılabilir.

Ayrıca son 3 ayda görülen dekolman plasenta ve rahmin yarılması (ruptür) adı verilen hamilelik problemleri de acil cerrahi hastalıklarla karışabilir.

Hamilelikte sıklıkla görülen acil cerrahi hastalıklar arasında apandisit, mide ülseri, bağırsak düğümlenmesi veya tıkanması (ileus), akut pankreas iltihabı (pankreatit), safra kesesi iltihabı (kolesistit), divertikülit sayılabilir. Yumurtalık kisti patlaması (ruptür), kist torsiyonu, saplı miyom torsiyonu, dış gebelik kanaması, düşük ve bununla birlikte karın zarının iltihaplanması (pelvik enfeksiyon) da hamilelikte sıklıkla görülür.

Hamilelikte cerrahi acillerde muayenenin yanında yapılan kan testlerinin yanında en sık kullanılan tanı yöntemi ultrasonografidir. Hem hastalığın tanısında hem de anne karnındaki bebeğin durumu ile ilgili bilgi vermesi nedeniyle önemlidir. Radyolojik tetkiklerden röntgen en son başvurulacak yöntemdir. MR bu açıdan daha emniyetli olması nedeniyle gerektiğinde tercih edilir.

TEDAVİ
Tedavide hamile olmayanlarda uygulanan cerrahi yöntemler kullanılır. Bebeğin yaşına bağlı olarak gerektiğinde erken doğum tehdidini önlemek ve düşük tehdidine karşı ilaçlar kullanılmalıdır. Genel olarak anestezide kullanılan ilaçlar C Risk grubuna girer. Yani gerektiğinde kullanılabilecek ve bebekte anomali yaptığına ait bilimsel veri olmayan ilaç grubudur.

LAPAROSKOPİ HAMİLELİKTE UYGULANABİLİR Mİ?
Laparoskopinin hamilelikteki operasyonlarda kullanılması gittikçe yaygınlaşmaya başlamıştır. Teknik olarak CO2 gazı kullanılarak karın içi şişirilerek yapılan bir işlemdir. Karın içi basıncı 10-15 Hg mm olacak şekilde karın şişirilir ve operasyon gerçekleştirilir. Operasyon esnasında gebe rahmin zedelenmemesine dikkat edilmelidir.

Laparoskopinin avantajları hastanede kalış süresinin kısa olması, ağrı kesici ihtiyacının az olması, ameliyat sonrası ayaklanmanın ve normal hayata dönmenin daha kısa olmasıdır. Laparoskopi için en önemli konu operasyonu yapacak olan cerrahın bu konuda tecrübeli olmasıdır, çünkü hamilelikte ameliyat süresinin kısa olması önemlidir.

Şimdi hamilelikte sıklıkla rastlanan cerrahi hastalıklardan kısaca bahsedelim:

HAMİLELİKTE APANDİSİT
Hamilelikte apandisit 1200 ile 1600’de 1 sıklıkta görülür. Apandisit ikinci 3 ayda daha sık görülür. Apandisit bulguları olan hamilelerin yaklaşık yüzde 25‘inde apandisit patlamış olabilir. Tanı geciktiğinde patlama olasılığı yüzde 66’lara yükselebilir. Karın ağrısı her vakada görülür ve ilk 3 ayda sağ alt kadrandayken sonraki aylarda göbek hizasında veya yukarısına yayılabilir. Bulantı ve kusma görülür. Hamile olmayanlarda iştahsızlık sıklıkla görülmesine rağmen hamilelikte daha nadirdir. Laboratuar testleri sıklıkla yanılgılara neden olabilir, çünkü hamilelikte akyuvarların yüksekliği sıklıkla görülür ve apandisit tanısında pek yardımcı olmaz. Ultrasonografi ile apandisit tanısı kolaylıkla yapılabilir.

Cerrahi müdahalede apandis çıkarılır ve sıklıkla laparoskopi ile yapılması tercih edilmelidir. Eğer tanıda ve tedavide gecikme olursa, karın içi enfeksiyonu yayılabilir ve anne hayatını tehdit ederken bebeğin de kaybına veya erken doğuma neden olabilir.
  
HAMİLELİKTE SAFRA KESESİ İLTİHAPLANMASI (AKUT KOLESİSTİT)
Akut kolesisti 1150-12000’de 1 sıklıkta görülür. Hamileliklerde yüzde 3-5 oranında sessiz safra kesesi taşı görülebilir. Hamilelikte bazen nöbetler tarzında kolesistit görülür ve ilaç tedavisiyle tedavi edilebilir. Hamilelikte meydana gelen kolesistitte genelde önceden bilinen bir safra taşı hikayesi vardır. Sağ üst kadranda şiddetli ağrı, ateş vardır. Ultrasonografi ile safra kesesinde taşlar saptanır. Tedavi yaklaşımı olarak öncelikle hastaneye yatış ve serumla birlikte antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar verilir. Eğer tedaviye cevap varsa, cerrahi ertelenir. İlaç tedavilere rağmen şikayetleri devam eden vakalarda safra kesesinin alınması gerekir. Bu operasyon da laparoskopi ile hamileliğin her evresinde gerçekleştirilebilir. Tedavi edilmeyen kolesistit vakalarında iltihabın karın içine yayılması ve bunun meydana getirdiği komplikasyonlar ve bazen bebeğin kaybı görülebilir.

HAMİLELİKTE BAĞIRSAK TIKANMASI (İLEUS)
Hamilelikte 3500 ile 5700’de 1 sıklıkta görülen bu problem genellikle şiddetli karın ağrısı ve karın şişliği ile kendini belli eder. Şiddetli kusmalar da bu şikayete eşlik eder. Genellikle neden önceden geçirilen operasyonların yaptığı yapışıklıklardır. Bağırsak tıkanması tanısı konulan hamile, mutlaka hastaneye yatırılıp kan tetkiklerinde saptanan elektrolit dengesizliği serumlarla tedavi edildikten sonra operasyon gerektirir. Genellikle göbek altından diklemesine kesi ile karın açılır ve tıkanıklığa neden olan yapışıklıklar açılır. Gerekirse ölü bağırsak dokuları kesilip çıkarılır. Bağırsak tıkanması çok ciddi bir problemdir ve yüzde 10-20 anne ve yüzde 20-30 anne karnındaki bebeklerin kaybına neden olabilir.

İDRAR YOLLARININ TAŞ İLE TIKANMASI
Gebelikte idrar yolları taşları sıklıkla görülen bir problemdir. 1600’de 1 sıklıkta görülür. İdrar yolları taşlarına bağlı ağrı şikayeti sıktır ve genellikle ilaç ve serum tedavisi ile giderilebilir. Asıl önemli olan idrar yollarına düşen ve hareketsiz olan taşlardır. Hamile bir kadında özellikle kıvrandıran ve ağrı kesicilere yeterli cevap vermeyen ağrıda idrar yolları taşları akla gelir. Buna benzer ağrı da doğum ağrısı ile karışabilir. Ayrıca tedavi edilmeyen idrar yolları taşlarının yaptığı ağrıları erken doğum ağrıları takip edebilir. Yapılan idrar tahlilinde idrarda kan varlığı mevcuttur. Tam tıkanma durumlarında tıkanma olan tarafta böbrek ve idrar yollarının genişlemesi görülebilir. Tedavi için hamilenin hastaneye yatırılması ve anestezi ile idrar yollarına endoskopik yöntemle girilip taşın alınması veya parçalanması mümkün ve basit bir işlemdir.

HAMİLELİKTE YUMURTALIK KİSTİNİN PATLAMASI VEYA TORSİYONU

Kistin beslendiği ve damarlardan oluşan sapı etrafında burulmasına torsiyon denir. Torsiyonda yumurtalık kisti beslenemediği için ödemlenir ve çapı daha da büyür. Dokuların ölmesine bağlı karın içine salgılanan toksik sıvılar nedeniyle ağrı kesicilere bile cevap vermeyen şiddetli ağrıya neden olur. Patlayan kistte ise, kanlı bir sıvının yarattığı karın iç zarı tahrişi söz konusudur. Tanı ultrasonografi ile konulabilir. Şüphede kalınan durumlarda MR yardımcı olabilir. Tedavi olarak genel anestezi ile laparoskopik olarak kistin ve bazen yumurtalık dokusu zarar gördüyse yumurtalığın alınması gerekebilir. Sıklıkla ilk 3 ay ve 2-3 ayda görülen bu problemde düşük riskini azaltmak için ilaç desteği gerekebilir.

HAMİLELİKTE MYOM DEJENERASYONU
Hamilelikte miyomlar büyür ve çapları arttıkça ortaları yeterince beslenemediğinden dejeneresans adı verilen ve kaba gözle bakıldığında çürümeye benzer bir değişim söz konusu olur. Büyüyen miyomdan karın içine dökülen toksik sıvılar şiddetli karın bulgularına neden olabilir. Ayrıca saplı miyomlarda torsiyon görülebilir. Genelde bu durumda hastaneye yatırılan hastanın serum tedavisi ve ağrı kesicilerle tedavisine cevap yoksa operasyon planlanır. Miyomun durumuna göre operasyon şekline karar verilir. Saplı miyomlarda laparoskopik yaklaşım yapılabilirken, diğer miyomlarda açık operasyon gerekebilir. Erken doğum riskine karşın tedaviler de ilave olarak verilmelidir.

RAHİM YIRTILMASI
Rahim yırtılması 1000 ila 3000’de 1 sıklıkta görülür. Önceden geçirilmiş miyom operasyonları, tekrarlayan sezaryen, iri ve çok sayıda doğum yapmış kadınlarda sıklıkla görülür. Doğum süreci esnasında şiddetli karın ağrısı, ani bilinç kaybı ve tansiyon düşmesi ile kendini belli eder. Uygun kan grubundan kan ürünleri hazırlanarak acilen sezaryen yapılması gerekir. Nadiren rahim tamiri mümkün olsa da sıklıkla rahmin alınması gerebilmektedir.

DIŞ GEBELİK KANAMASI
100’de 1 oranında görülen bu problemde hastada gebelik testi pozitiftir ve ultrasonografide rahim içinde gebelik bulgusu yoktur. Ani bilinç kaybı veya şiddetli karın ağrısı ile hastaneye başvuran hamilede karın içinde kanama bulgusu saptanır. Bazen normal rahim içi gebeliği ile birlikte bir taraf tüpte dış gebelik olabilir. Bu durum özelikle kısırlık tedavisi yapılan hastalarda görülür. Tedavisi operasyondur. Laparoskopi ile kolaylıkla yapılan bu operasyonda etkilenen rahim kanalı parçalanmışsa alınmalı, eğer parçalanma olmamışsa konservatif tedavi ile etkilenen tüpün muhafaza edilmesi mümkün olabilir.

Hamilelik yaklaşık 9 ay süren ve anne adayının basit gripten başlayıp, el, ayak burkulması veya kırılması, kalp cerrahisi dahi gerektirebilecek birçok problemle karşı karşıya kalabilir. Burada kullanılacak ilaçlar ve tedavi yöntemleri seçilirken anne dışında ve anneye göre çok daha hassas olan canlının yani bebeğin varlığı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yazımda pratik hayatta sıklıkla gördüğümüz cerrahi hastalıklardan kısaca bahsettim.

Çıkarılacak ders ise hamilelikte her karın ağrısı problem olmayabilir ama özellikle dinmeyen veya şiddeti artan karın ağrıları varsa, ağrıya ilave olarak bayılma hissi veya bayılma varsa acilen mutlaka tam teşekküllü bir hastaneye başvurmaktır.

Özellikle kış mevsimi ve karın yoğun olduğu günlerde, hamilelerin gerekmedikçe dışarı çıkmaması ve çıktıklarında uygun kıyafet ve ayakkabılar giymesini öneririm.

Anne adaylarının ve hamilelik planlayanların sağlıklı ve mutlu bir hamilelik süreci geçirmesi dileklerimle…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir