Tüp Bebeğe Giriş…

Çalıştığım tüp bebek merkezinde zamanımın büyük bir bölümünde anne olmayı bekleyen kadınlar ile bebek özlemiyle yanan tutuşan çiftler ile uğraşmaktayım. Geri kalan zamanımda hamilelik ve  riskli gebeliklerin takibini  yapıyorum.

Hastaneye her gün geldiğimde dikkatimi ilk çeken sabahın erken saatlerinde heyecanla gelen çiftler oluyor. Bu çiftler tüp bebek tedavisi tamamlanmış ve gebelik testi için kan vermeye gelenlerdir. Bu kural hiç bozulmaz, ilk hastalarımız onlardır ve birçoğu test sonucu açıklanana kadar üniteyi terk etmez. Sonuçlar belli olduğunda olumlu sonuç alanların yüzlerindeki mutluluk görülmeye değer. Bir taraftan dökülen sevinç gözyaşları, ekipteki arkadaşlara sarılmalar, ard arda telefonla verilen müjdeler. Bunun yanında olumsuz sonuç alan çiftlerin yaşadığı hüzün. Her tüp bebek merkezinde olduğu gibi biz de her gün aynı heyecanı bize tedaviye gelen çiftler ile birlikte yaşıyoruz. Dileğimiz her tedavi yaptığımız çiftin gebelik haberi almasıdır ama maalesef bu mümkün olmamaktadır.

Onların yaşadıkları stresi ancak yakın çevreleri ve bizler gibi onları bebek sahibi yapmak için çabalayan hekimler anlayabilir. Düşünün ki çocuğu olan çiftlerin en çok dolaştıkları yerler olan bebek ve çocuk mağazaları bu çiftlerin yanına bile yaklaşmak istemedikleri; hatta oralara yaklaştıklarında yollarını değiştirdikleri yerlerdir. Bayramlar, yılbaşı kutlamaları özellikle ailelerle kutlamayı sevdiğimiz ortamlarda onları pek göremeyiz. Onlar da değişik bahanelerle bulunmak istemezler. Çünkü böyle ortamlarda cıvıl cıvıl çocuk sesleri onlara problemlerini daha da sert bir şekilde yüzlerine vurmaktadır. Birçok çift tanırım yıllarca kazandıkları ve uzun uğraşlar sonucu biriktirdikleri sermayelerini başka hiç bir şeye yatırmaz. Boş vakitlerinde sürekli araştırma yapar. Tedaviler sonucunda bebek sahibi olmuş olan çiftlerden doktorlarının adreslerini alır ve görüşmeler yaparlar. Birikimleri ile bir ümit, tekrar bir tedavi sürecine girerler. Zamanla hayatta tek amaçları kalır o da bebek sahibi olmaktır. Son tedavi alternatifi olarak kendilerine sunulan yöntem ise tüp bebek tedavisidir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ NEDİR?

Tüp bebek tedavisi medyada sürekli güncel tıp konuları arasında yerini almaktadır. Ama nedir ve kimlere tüp bebek tedavisi yapılabilir? Tek ve son çare midir? Tüp bebek hangi aşamalardan oluşmaktadır? Bunlara kısaca değineceğim.

Tüp bebek tedavisi aslında başlangıç zamanını göz önüne aldığımızda eski sayılabilecek bir tedavi yöntemidir. Daha önceleri birçok çalışma devam etmesine rağmen ilk başarılı tüp bebek tedavisi ile elde edilen gebelik 1978 yılında gerçekleşmiştir. Tek yumurta hücresi ile spermler bir tüpte bir araya bırakılmış ve döllenen yumurta anne rahmine verilmiştir.

1992 yılına kadar bu tarif ettiğim yöntem kullanılmış ama maalesef az miktarda sperm hücresi olan erkeklerde çözüm olamamıştır. 1992 yılında uygulanmaya başlanan mikroenjeksiyon yöntemi gerçekten tüp bebek tedavisinde önemli bir gelişme olmuş ve tane ile sperm hücresi olan veya testisten elde edilen sperm hücreleri ile gebelik elde etme şansı ortaya çıkmıştır. Günümüzde ise tüp bebek tedavisi denince laboratuarda geçen aşamalarda klasik tüp bebek değil de mikroenjeksiyon kullanılmaktadır.

İLK BAŞVURUDA NELER OLUR?

Bebeği olmayan çift 1 yıldan uzun süre korunmadıkları halde bebekleri olmamışsa mutlaka hekime başvurmalıdır. İlk başvuruda alınan tıbbi hikâye yanında öncelikle bazı testler yapılmaktadır. Bunlar sperm sayımı, hormonal tetkik ve rahim filmidir. Nedeni de gebelik için kadında düzenli yumurtlama, yumurta ile spermin buluşup döllenebileceği en az açık bir rahim tüpü ve döllenen yumurtanın yerleşebileceği rahim odacığı olması gerekliliğidir. Spermin yeterli sayı ve hareket özellikleri ile beraber çiftin uygun zamanda birlikteliği olmalıdır. Yapılan tetkiklerde bunlara bakılır ve sonuçlara göre de çiftlere bir tedavi seçeneği sunulur. Tedavi kararı verilirken, çiftin evlilik süresi ve önceden geçirilmiş tedavi süreçleri ile kadının yaşı da göz önünde bulundurulur.

Önceden yapılan klasik tedaviler, aşılama tedavileri ile sonuç alınmayan çiftler, rahim tüpleri kapalı olan ve sperm sayısı düşük olup diğer tedavi seçeneklerinde şansı düşük olan çiftlere önerdiğimiz yöntem tüp bebek tedavisidir. Tüp bebek tedavisine başlamadan önce çiftin bu sürece hazırlanması aslında tedavinin en önemli aşamasıdır. Çünkü tedavi süreci genelde birbirine benzer. Oysa her çiftin özelliklerine göre tedavi planı sonuca götüren en önemli adımdır. Tedavi öncesi rahim iç zarındaki problemlerin giderilmesi için histeroskopi yapılması bazen gerekebilmektedir. Sperm hücresi hiç bulunmamışsa öncelikle sperm elde etmek için Mikro TESE işlemi yapılmakta ve hücre elde edilebilirse tedaviye karar verilmektedir.

3 ÖNEMLİ ŞART!

Bir tüp bebek tedavisi için 3 şart vardır. Kadından yumurta hücresi elde edilebiliyor olması, sperm hücresi ve döllenen yumurtayı yani embriyoyu yerleştirebileceğimiz sağlıklı bir rahim odacığı.

Tedavinin birinci aşaması yumurtlama tedavisidir. Amaç olgun ve kaliteli yumurta hücresi elde etmektir. Yumurta hücreleri yumurtalık organı içinde başlangıç aşamasında bulunur ve her ay bunlarda 15–20 tanesi olgunlaşmak için yola çıkar Sağlıklı bir kadında her ay sadece bir yumurta olgunluk dönemine erişir ve dışarı atılır. Geri kalanlar ise olgunlaşamadan kalır ve kaybolurlar. Tüp bebek tedavisinde yapılan yumurtlama tedavisinde amaç bu kaybolacak olan yumurta hücrelerini ilaçlar ile uyarıp işe yarar hale getirmektir. Yani yapılan bu tedavilerde kadında yumurta hücresi kaybı olmaz, işe yaramayacak hücreleri kullanılır hale getirebiliyoruz. Burada kadının yumurtalık rezervi çok önemlidir. Yumurtalık rezervi düşük olan kadınlarda yüksek doz ilaç kullanılması gerekmektedir. Adet 2–3 gününde başlayan bu tedavi aralıklı yapılan ultrasonografi kontrolleri ile yaklaşık 10 gün sürmektedir. Yumurta hücrelerini içeren folikül adı verilen su dolu keseciklerin çapları uygun boyutlara geldiğinde olgunlaşma aşamalarını tamamlayabilmesi için hCG adı verilen hormon yapılır. Yaklaşık 35–36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır. Yumurta toplama işlemi genelde anestezi altında yapılır ve ultrasonografi eşliğinde yumurta hücrelerini taşıyan foliküllerin içine girilip sıvıları dışarı alınır. Embriyolog tarafından aynı esnada mikroskop altında incelen bu sıvılardan yumurta hücreleri ayıklanıp saklanır. Yumurta toplama işlemi esnasında erkekten sperm alınır, sperm çıkmayan durumlarda ya önceden MİKRO TESE ile elde edilen sperm hücreleri kullanılarak mikroskopi altında mikroenjeksiyon işlemi uygulanır. Bu işlemde kısaca sağlıklı bir sperm hücresi yumurta hücresine zerk edilir. Ertesi gün döllenen yumurtalar laboratuarda takip edilir ve hücrelerin bölünmesi ile embriyo elde edilir. Mikroenjeksiyondan 2 veya 3 gün sonra elde edilen embriyolar rahim içine verilir, buna embriyo transferi adı verilmektedir. Embriyo transferinden yaklaşık 10 gün sonra yapılan kanda gebelik testi ile sonuç alınmaktadır.

Birkaç satırda özetlenen bu işlemin en sıkıcı ve zor aşaması transfer ile test arasında geçen zamandır. En uzun ve stresli olan bu süre sonunda bazı çiftler hayatlarında yeni bir sayfa açmakta; geri kalan çiftler ise bu aşamaya gelebilmek için çabalara devam etmektedir.

Diğer yazılarımda da bu konuya dair detayları ile bir süre değineceğim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir