Hepatitler genel terim olarak karaciğerin virüsler ile meydana gelen enfeksiyonudur. Hepatotropik virüsler adı verilen bu virüsler A,B,S,D ve E olarak adlandırılır. Yaptıkları enfeksiyonlar da Hepatit A(HAV),Hepatit B(HBV), Hepatit C(HCV), Hepatit D(HDV) ve Hepatit E(HEV)’dir. Nadir karaciğer enfeksiyonları adenovirüs, sitomegalovirus ve Ebstein Bar virüsü ile de meydana gelebilir.
HEPATİTLERİN BULAŞMA YOLLARI
Hepatitler değişik yollarla bulaşmaktadır.
Ağızdan ve dışkı yoluyla bulaşanlar: HAV ve HEV
Damardan verilen kan ürünleri ve enjeksiyonlar yoluyla bulaşanlar: HBV, HCV, HDV, HAV.
Cinsel Yolla Bulaşan hepatitler: HBV, HCV, HDV
Anneden bebeğe bulaşan hepatitler: HBV, HCV, HDV
Bilinmeyen sebeplerle bulaşan virüsler: HBV ve HCV
HEPATİT BELİRTİLERİ NELERDİR?
Hepatit virüsü vücuda geçtikten sonra karaciğerde enfeksiyona neden olur. HAV ve HBV genelde belirti verir ama HCV bazen hiçbir belirti vermeyebilir.
İlk belirtiler genellikle halsizlik, iştahsızlık, bulantı ve kusmadır. Göz aklarında sararma, idrarda koyulaşma ve ciltte sararma meydana gelir. Karaciğer fonksiyon testleri yapıldığında, normalin yaklaşık 30-50 katı yükselme saptanır. Bu ilk belirtilerin ortaya çıktığı ve karaciğerin enfeksiyonu ile başlayan bu devreye Akut Hepatit adı verilir. Akut Hepatit birkaç haftadan aya kadar devam eder ve iyileşme meydana gelir. İyileşme olmazsa, kronik Hepatit adı verilen ve bazen hayat boyu devam eden karaciğer enfeksiyonu oluşur.
Yaklaşık Hepatitlerin yüzde 1’i ise Fulminan Hepatit adı verilen ve kısa sürede karaciğer yetmezliği yani siroza giden ve bilinç kaybı ile birlikte seyreden ağır bir tablo meydana gelebilir. Bu ağır tablo genellikle HAV ve HBV ile meydana gelir. Fulminan Hepatit vakalarının yarısında karaciğer nakli yapılsa bile hayat kaybı olmaktadır.
Hepatit B ve C akut dönemden sonra kronik hepatit ile devam etmesine rağmen, HAV ve HEV ile kronik hepatit meydana gelmez.
HEPATİT A
Hepatit A (HAV) genelde ağız yoluyla bulaşan bir enfeksiyondur. İnsan dışkısıyla kirlenmiş sular ve yiyecekler ile bulaşır. Afrika, Ortadoğu, Asya, Orta ve Güney Amerika’da sıklıkla görülür. Virüs alındıktan sonra enfeksiyonun ortaya çıkması için geçen kuluçka dönemi diğer virüslere göre kısadır ve genellikle 15-45 gün arasıdır. Bulantı, kusma, halsizlik, iştahsızlık, sarılık ve halsizlik sıklıkla görülür. Vakaların yüzde 1’inden azı Fulminan Hepatit’e ve karaciğer yetersizliğine neden olur. Hepatit A kronikleşmez ve tekrarlamaz. HAV’e karşı bağışıklık meydana gelir ve sonraki temaslarda enfeksiyon meydana gelmez.
Hepatit A virüsünden korunmak için içilen suların temizliği ve bu sularla temas eden yiyeceklerin tüketilmemesi gerekir. Hepatit A geçiren kişinin ailesinde anti-HAV testi ile tarama yapılabilir ve bu enfeksiyonu taşımayanlar aşılanmalıdır. Ayrıca, enfeksiyonu geçiren kişinin kullandığı kaplar kullanılmamalıdır.
Hepatit A geçirmemiş olan kişilerin riskli bölgelere seyahatleri öncesi mutlaka aşılanmaları gerekmektedir.
Hepatit A enfeksiyonu geçiren hamilelerin bulantı, kusma ve halsizlik şikayeti varsa, mutlaka hastaneye yatırılmalı ve özellikle sıvı ve elektrolit desteği verilmelidir.
HEPATİT B
Hepatit B virüsü (HBV) enfeksiyonunda virüs en yoğun olarak kanda bulunmakla birlikte daha az oranda vaginal salgıda, spermde, tükürük ve gözyaşında bulunur ve bu yollarla bulaşmaktadır. İdrar ve dışkıda ile bulunmaz.
HBV taşıyan anneden bebeğine bulaşması ise doğum esnasında kan ve vaginal salgının bebeğe teması ile meydana gelir. Anne sütünden bebeğe virüs geçmesine rağmen bu yolla bulaşma ile ilgili net bir bilgi yoktur.
HBV en sık bulaşma yolları cinsel temas ve kan yoluyla meydana gelmektedir. Özellikle sürekli kan ve ürünleri verilen hemofili hastaları, diyalize giren kişiler risk altındadır. Ayrıca, damardan ilaç ve uyuşturucu alan kişilerde de kirlenmiş enjektörler ile HBV bulaşmaktadır.
Hepatit B enfeksiyonu kuluçka dönemi 40-150 gün arasıdır. Enfeksiyonun çok hafif seyretmesi sıktır. Halsizlik, bulantı, kusma ve sarılık sık görülen belirtilerdir. Yüzde 1’in altındaki kişilerde ise ağır tablo olan Fulminan Hepatit meydana gelebilir.
Hepatit B geçiren yetişkin kişilerin yüzde 95’i, yeni doğan bebeklerin ise yüzde 5-10’u kendiliğinden iyileşir ve HBV’ karşı bağışıklık gelişir. Yetişkinlerin yüzde 5-10 kadarında ve bebeklerin yüzde 90-95’i ise enfeksiyon devam eder ve Kronik Hepatit olarak devam eder.
Kronik Hepatit olan kişilerde sürekli halsizlik vardır. Ara sıra iyileşme ile enfeksiyonun ağırlaştığı periyotlar birbirini izler. Bu kişiler virüsü diğerlerine bulaştırma riski vardır. Yapılan karaciğer testleri anormal sonuçlar verir. Kronik Hepatit olan kişilerin bir bölümü maalesef siroza dönüşebilir.
Hepatit B akut dönemini geçiren kişilerin bir bölümü ise sadece Hepatit B taşıyıcısıdır. Hiçbir şikayetleri yoktur ve karaciğer testleri de normal sınırlardadır.
TAŞIYICI OLAN ANNE ADAYLARI VE…
Hamilelikte Hepatit B enfeksiyonu olan veya taşıyıcı olan anne adaylarında bebeğinde herhangi bir sakatlık yapma potansiyeli bulunmamaktadır. Ancak kanında aktif virüs taşıyan anne adaylarında amniyosentez veya benzeri müdahalelerden kaçınılması ve yapılması elzem durumlarda plasentadan geçmeden işlemin yapılması önerilmektedir. İşlem yapılacak iğnenin anneden bebeğin bulunduğu ortama bol miktarda virüs taşıma tehlikesi vardır.
Doğum şekli olarak dünyada önerilen yöntem sezaryendir. Yeni doğan bebeğin hemen bulaşan kandan temizlenmesi ve yıkanması gerekmektedir. Doğumdan sonra bebeğe Hepatit aşısı ve Hipeimmun Globülin adı verilen bağışıklığı güçlendiren serum mutlaka yapılmalıdır. Hepatit aşısı ise 2 ayda ve sonra 6 ayda tekrarlanmalıdır.
Hepatit B taşıyıcısı olan annenin bebeğini emzirmesinde sakınca yoktur. Fakat aktif Hepatit olan ve kanında belli miktarların üzerinde olan annelerin süt yoluyla canlı virüs bulaştırması tehlikesine karşı emzirmesi sakıncalı olabilir. Özellikle meme ucundaki çatlaklar ve yaralar yoluyla virüs daha kolaylıkla bulaşabilmektedir.
Hamilelikte Hepatit B geçiren annelerin bebeklerinde anomali riski artmamaktadır. Ancak düşük riski, anne karnında bebek kaybı riski ve bebeklerinde gelişme duraklaması riski artmaktadır. Hamilelik takibinde Kadın-Doğum Uzmanı ve Hepatoloji Uzmanı beraber hareket etmelidir. Eğer yapılan testlerde annede aktif hepatit saptanmışsa hamileliğin ikinci yarısında tedavi gerekebilir. Tedavide Lamivudine ve interferon gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçların anne karnındaki bebeğe etkileri bakımdan C grubuna girmektedir. Annenin hastalığı gerektirdiği için hamilelikte kullanılabilir.
Hepatit B’den korunmanın en etkili yolu özellikle risk altındaki kişiler ama toplumdaki herkesin aşılanmasıdır.